top of page
png.png
  • Yazarın fotoğrafı: Merve Karataş
    Merve Karataş
  • 7 May
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 7 May


Evrimsel psikolojiyi güvenilir bulmuyorum. 




En önemli sebeplerim şunlar:


1) İnsanda doğal seçilim mekanizmaları fazla dinamik.


Darwin Türlerin Kökeni'nde iki temel mücadele biçimini ele alıyor. Bunlardan birincisi sınırlı kaynakları elde etmeye karşı canlıların birbiri ile mücadeleleri iken, ikincisi doğaya karşı canlıların işbirliği. Gelgelelim, insanlarda savaşlar her zaman doğal kaynaklar için doğal habitatlarda verilmiyor. İşbirlikleri her zaman Kropotkin'in bahsettiği sibirya şartlarının varoluşunu gerektirmiyor. Oppenheimer, Manhattan Projesi'nin başına geçerek genetik olarak yakın akraba olduğu bir popülasyonun aleyhine çalışabiliyor. Rabe, tek başına 200.000 çinlinin hayatını kurtarabiliyor. Cengiz Han denen bir figür var insanlık tarihinde. Moğollor yüzünden İran'ın toplam nüfusu 2,5 milyondan 250 binlere düşebiliyor. İnsanlardaki bu tür seçilimlere biyolojik anlamda doğal demeye dilim varmıyor, çünkü bunların kalıtsal özelliklerin sağladıkları doğal avantajlarla dezavantajlarla, çevreye adaptasyonla pek ilgisi yok. Haliyle üzerinden kasabileceğiniz bir genetik tespit de yok. İnsanlarda bu tür büyük eliminasyonlar sahip olduğunuz genetikten bağımsız olarak her an mümkün. Avcısından korunan phrynosoma mcalliinin kamuflajı genetik, ama bizim kamuflajımız cordura.


2) İnsanda cinsel seçilim mekanizmaları fazla dinamik.


Tüy şovu ile prim yapan tavus kuşu, aynı taktiği 1000 yıl evvel de kullanıyordu. İnsanlardaki cinsel seçilimi bu tür dimorfizmler ile açıklayamazsınız. Hangi erkek, sırf göğüsleri büyük diye bir kadından çocuk yapıyor? Hangi kadın, sırf kılları gür diye bir erkeğe "Dölle beni." diyor? Moda denen bir şey var, çekiciliğinizi iki kumaş parçası bir saç kesimi ile belirleyebiliyorsunuz. Makyaj antik çağlardan beri var, antik dönemlerde erkekler kadınlar gibi makyaj yapıyor. Çin'de Jin hanedanı döneminde Pan An diye bir olgu var, erkek güzelliğini ifade ediyor ve bu güzellik algısı testosteronun vücutta yarattığı etkilerden hiç nasibini almamış bir güzellik algısı. Adamın tasviri narinlikte Audrey Hepburn'ü aratmıyor. Bugün "taş gibi" dediğiniz Victoria's Secret mankenlerini 500 yıl öncesine gönderseniz, (500 yıl evrimsel açıdan uzun bir süre değil) zayıf oldukları için avam damgasını yiyecekler, metabolizması yavaş çalışan bir şişman kadının gördüğü ilgiyi göremeyecekler. 19. Yüzyılda Kacar kadınları için bıyık bir çekicilik sembolü. Bugün Kacar prenseslerinin fotoğraflarıalay konusu oluyor. Bu ne demek? İnsanlarda sosyal norm, östrojeni de, testosteronu da, dimorfizmleri de yenebiliyor demek. Senin türünde zorlama evlilikten tut, ensest tabusuna, sosyal statüye, ışık hızı ile değişen estetik algılara, görücü usulüne kadar bir sürü değişken var. Bundan ötürü diğer hayvanlardaki gibi stabilleşmiş cinsel seçilim mekanizmalarından söz etmek pek gerçekçi değil.


3) "Beyin de akciğer gibi bir organ."


Nörobilimsel açıdan yaklaşıyorsanız, evet. Psikolojik açıdan yaklaşıyorsanız hayır. Psikoloji davranış bilimi, nörotransmiter ve reseptör bilimi değil. Beynin pet scan'ini çekince en fazla davranışsal bir eğilimden söz edebilirsiniz (o da her zaman değil, alzheimer'dır, kokainmandır, depresyondadır vs...), fakat davranışı biyolojik determinizme indirgeyemezsiniz.

"Dünya düzdür." cümlesini kurma davranışının psikolojik anlamı zamana ve mekana göre değişir, ama pulmoner embolizmin vasküler anlamı zamana ve mekana göre değişmez. Anlamın zamana ve mekana göre değişmesi demek, fizyolojik feedback in de değişmesi demek, psikolojinin, evrimsel süreç dahilinde gelişmiş tüm diğer biyolojik olgulardan farklı bir yeri olduğunu düşünmek gayet mümkün bu yüzden. Feedback'in sosyal bağlama göre değişmesi psikolojiye özgü. Bunu söyleyince iradeye kompatibilist veya liberteryen mi yaklaşılmış olunuyor? Hayır.

*

Evrimsel psikoloji ile güvenilir bir tespit yapabilmeniz için son birkaç bin yılın antropolojisine hakim olmanız gerek, fosillerdeki varyasyonların incelenmesi gerek, tabii eğer objektif olmak istiyorsanız. O yüzden en sağlamı ortaokulun Mendel genetiği ile düşünmemek böyle şeyleri. Epigenetik denen bir fenomen olduğu için, dna analizi bile yetmiyor her şeyi anlamaya. Psikolojinin elektriksel ve kimyasal temeline gerçekten meraklı olan adam gider hücresel nörobilim, nöroanatomi, nöropsikiyatri, nörokriminoloji, moleküler veya kognitif nörobilim falan okur.

bottom of page