- Merve Karataş
- 7 gün önce
- 2 dakikada okunur
Ezberci Keynesyen tayfanın her bir zavallı üyesi, bünyesinde sistemi azıcık sorgulayacak beyin barındırmadığı için; içinde yaşadığımız dönemdeki merkez bankacılığı denen illeti de, sanki ezelden beri var olmuş ve sonsuza dek var olmak zorunda olacak yüce bir fenomen olarak cranium’una kazımış vaziyettedir.

Bunların kafa yapısı 100 yıl geride kalıp 29 Buhranı’ndan çıkamadığı için (onu da zaten 20’lerin bitiminde kredi piyasalarına yapılan para enjeksiyonunu görmezden gelerek yanlış yorumluyorlar), sürekli merkez bankaları üzerinden kurguladıkları o ezberlenmiş postülatları papağan gibi tekrar edip, müthiş tespitler yaptıklarını zannediyorlar. Her gün orada burada “FED faizleri 25 baz puan indirdi abi” muhabbeti yapmayı da iktisadi zeka gerektiren bir eylem sanıyorlar.
Bunlara liberteryen bir iktisadi sistemin neden daha rasyonel olduğunu tane tane anlatmaya çalışsanız, hepsi tek ağızdan aynı şeyi söyler bakın:
“Liberteryenizm çok uç bir ideoloji ağğğğbi, ergen ideolojisi ehehehe. Ne olsun yani, fakirler ölsün mü? Sen de çok bencil, egoist biriymişsin.”
İşte bu kafayla mücadele ederken öyle deontolojiye, Randian argümanlara falan başvurmamak gerekiyor.
Senin o “fakire yardım ediyor yeaaa” dediğin devlet, yeni para basıyor ve harcamaya başlıyor. Diyelim ki merkez bankası piyasaya 100 milyar lira sürüyor. İlk durağı devletin kasası. Devlet bu parayı büyük altyapı projelerine, kamu maaşlarına ve savunma sanayii gibi alanlara harcıyor. İhaleyi kazanan müteahhitler, savunma sanayii şirketleri ve kamu çalışanları parayı ilk alanlar oluyor. Onlar bu parayla mal ve hizmet alırken, fiyatlar henüz artmamış durumda.
Sonuç: İlk ulaşanlar (Ankara’daki politbüro ve yanındakiler), bu parayı “eski” fiyatlardan harcayarak daha fazla mal ve hizmet satın alıyor.
E bu yeni para ekonomiye yayıldıkça, inşaatçılar ve savunma şirketleri lüks mallar alıyor, fiyatlar yükselmeye başlıyor. Piyasadaki bu hareketlilik nedeniyle gıda, kira, enerji gibi temel ihtiyaçların fiyatı artıyor. Küçük esnaf, çiftçi, işçi ise bu paraya en son ulaşıyor ve ulaştıklarında fiyatlar çoktan artmış oluyor.
Ne oldu?
Senin savunduğun sistemde hep devletin ayrıcalıklı partnerleri kazanan taraf oldu.
Sen suçu kime attın?
Merkez bankacılığı ve devlet hariç herkese attın. “Kapitalist sistem hede hödö” dedin. Oysa sorun kapitalizmde değil güzel kardeşim. Merkez bankacılığı denen illetin var olmadığı bir dünya gayet mümkün de, sen onu uç fikir zannedip, insanlık tarihinin şakasız en büyük legal soygununu normal bir şey gibi görmeye, bu sistem de 1000 yıl daha böyle sürecek diye inanmaya alışmışsın.