top of page
png.png
  • Yazarın fotoğrafı: Merve Karataş
    Merve Karataş
  • 6 gün önce
  • 2 dakikada okunur

ABD'nin NATO'dan ayrılması şu an için spekülatif bir senaryo. Burada bakmamız gereken ilk nokta, bunun ne kadar devlet başkanının iki dudağı arasında olduğudur.

ABD Anayasası, uluslararası antlaşmaların nasıl feshedileceği konusunda doğrudan bir hüküm içermez. Ancak NATO'nun kurucu belgesi olan Washington Antlaşması'nın 13. maddesi şöyle der: Taraflardan herhangi biri, antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten 20 yıl sonra, istediği zaman bir yıl önceden haber vererek bu antlaşmayı feshedebilir.


NATO özelinde bu 20 yıllık süre zaten 1969'da dolmuştur. ABD NATO'dan çıkmak isterse süreç şöyle işler: Önce ABD, NATO'dan ayrılmak istediğini resmen bildirir. Ayrılık süreci bir yıl boyunca devam eder ve bir yıl sonra ABD NATO'dan resmen ayrılmış olur.


Peki, başkanın yetkisi yeterli mi?


ABD Anayasası'na göre, antlaşmaları Senato 2/3 çoğunlukla onaylar. Ancak dediğim gibi, fesih konusunda net bir hüküm yoktur. Bu nedenle başkanın bir antlaşmayı tek başına feshedip feshedemeyeceği ABD hukukunda gri bir alandır.


Emsal olarak 1979'daki bir olaya bakabiliriz: Jimmy Carter, Tayvan'la olan savunma antlaşmasını feshetmek istediğinde dava açıldı (Goldwater v. Carter). Yargıtay, bunun siyasi bir mesele olduğuna hükmetti ve müdahaleyi reddetti. Bu karar, başkanların antlaşmaları feshedebileceğine dair dolaylı bir emsal olarak görülüyor.


Ancak NATO gibi kolektif savunma ittifaklarının feshi, çok daha büyük sonuçlar doğuracağından Kongre’nin müdahale etme ihtimali de yüksektir.


Yine de NATO’dan çıkma bildirimi yalnızca yürütme yetkisine dayanır. Kongre bunu durdurmak istese bile, ortada net bir yasal mekanizma bulunmadığından süreç uzun mahkemelere taşınabilir. Trump, 2018-2019 yıllarında NATO’dan ayrılmayı ciddi ciddi düşünmüş, ancak danışmanları son anda onu durdurmuştu. Lakin Trump’ın bu döneminde o fren mekanizması işlemeyebilir.


Böyle bir senaryoda, ABD’de Demokratlara yakın hukukçular, başkanın NATO’dan çıkmak için Kongre onayı alması gerektiğini savunarak süreci yokuşa sürebilir. Hatta 2019’da Demokratlar tarafından sunulan NATO Support Act, başkanın Kongre onayı olmadan NATO’dan ayrılmasını yasaklamayı amaçlıyordu, ancak bu yasa kabul edilmemişti.

Peki, böyle bir durumda Türkiye nasıl etkilenir?


Türkiye için olumlu senaryo şu: Türkiye, ordu büyüklüğü açısından bugün NATO'da ABD’den sonra ikinci sırada yer alıyor. ABD ayrıldığında Türkiye'nin NATO içindeki ağırlığı daha da artabilir. Bu da Türkiye'nin daha bağımsız bir dış politika yürütmesini sağlayabilir. Türkiye’nin, Rusya ile yakınlaşma ya da AB ile yeni bir denge kurma konularında manevra alanı genişler.

Ayrıca ABD’nin Avrupa üzerindeki güvenlik şemsiyesinin kalkması, AB ülkelerini kendi savunma yapılarını güçlendirmeye zorlar. Türkiye gibi yüksek askeri kapasiteye sahip bir ülke, Avrupa savunmasında önemli bir partner haline gelirse, bu durum AB’nin Türkiye’yi dışlayan politikalarını gözden geçirmesine yol açabilir.


Sonuç olarak böyle bir senaryo ciddiyet kazanırsa, Türkiye’nin yapması gereken, kendisini AB ile pazarlık yapabilecek bir konuma getirmek olur. Avrupa’nın enerji güvenliğinde de vazgeçilmez hale gelmek için Türkiye, Esad’ın zamanında engellediği Katar-Türkiye doğalgaz hattı projesini yeniden gündeme getirebilir.


Elbette, ABD'nin NATO'dan çekilmesi Rusya’nın daha agresif politikalar izlemesi riskini de beraberinde getirir. Bu da işin oldukça endişe verici kısmıdır.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page