top of page
png.png
  • Yazarın fotoğrafı: Merve Karataş
    Merve Karataş
  • 6 gün önce
  • 2 dakikada okunur

Afganistan’ın Pakistan ile yaşadığı en temel jeopolitik sorunlardan biri olan Durand Hattı’nın temelleri oldukça eskiye dayanır. “Eski” derken kastım, 1893 yılıdır. İngiliz Hindistanı ile Afganistan arasında çizilmiş bir sınır söz konusudur. Tarih boyunca Afganistan, bu sınırı hiçbir zaman resmi olarak tanımamıştır. Bu durum Peştun nüfusunun ikiye bölünmesinin temel sebebidir. Dolayısıyla Peştunistan meselesi de bugün hâlâ Afganistan ile Pakistan arasında güncel bir tansiyon nedenidir.


1947 yılında, Pakistan’ın bağımsızlığını tanımada ve Birleşmiş Milletler üyeliğini kabul etmede Afganistan bu gerginlik nedeniyle zorluk çıkarmış ve böylece Pakistan’ın BM üyeliğine itiraz eden tek ülke olmuştur.


Pakistan'da Tehrik-i-Taliban Pakistan (TTP) adında bir militan hareket bulunmaktadır. Bildiğiniz Taliban’ın Pakistan’daki uzantısıdır bu. Ancak mesele tarihsel olarak oldukça karmaşıktır.


1980'lerde Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgaline karşı, ABD ve Suudi Arabistan'ın desteğiyle Pakistan mücahit grupları desteklemiştir. Elbette Pakistan bunu, kendisine sürekli diplomatik sorun çıkaran Afganistan’ı çok sevdiği için yapmamıştır. Bölgede herkes gibi Pakistan da Sovyetler çekildikten sonra Afganistan üzerindeki nüfuzunu artırmanın peşindedir. Afganistan’daki Taliban, ironik biçimde, 1990’larda Pakistan’ın desteğiyle güç kazanmıştır.


Gelgelelim, aynı ABD örneğinde olduğu gibi, bu mesele zamanla Pakistan’ın da başına bela olmaya başlamıştır. Pakistan içindeki Tehrik-i-Taliban iyice palazlanmış; ülkede terör saldırıları düzenleyerek doğrudan istikrarı tehdit eden bir aktöre dönüşmüştür.

Bugün gelinen noktada durum her iki tarafın da lehine değildir.


Afganistan ekonomisi uzun süredir uyuşturucu üretimi ve ticaretine bağımlıydı. Taliban rejimi altında bu üretim kontrol altına alınmaya başlandı, ancak bu kez uluslararası yardımların önü kesildi. Pakistan ise nükleer güç statüsüne rağmen, iç güvenlik sorunları ve ağır borç yüküyle mücadele ediyor. Afganistan’daki istikrarsızlık, Pakistan ekonomisini de olumsuz etkiliyor; çünkü göçmen akınları, güvenlik harcamalarını artırıyor ve ticaret yollarını tehdit ediyor.


Tabii ki bugün Suriye’de olduğu gibi, burada da mesele sadece iki ülkenin savaşı değil.


ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden sonra bölgede Rusya ve Çin daha etkili aktörler haline geldi. Çin, özellikle Afganistan’daki zengin yer altı kaynaklarına erişim sağlamak ve Belt and Road Initiative kapsamında stratejik konumunu güçlendirmek istiyor. Öte yandan Çin’in “Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru” adlı stratejik bir ortaklığı da bulunuyor. Dolayısıyla Çin için durum karışık görünebilir; ancak yine de Çin’in, Afganistan’daki radikal İslamcı grupların kendi sınırlarına yakın olmasını istemeyeceğini ve bu nedenle istikrarlı bir bölgeyi tercih edeceğini söylemek yanlış olmaz.


Benzer bir durum Rusya için de geçerlidir. Sovyetler Birliği döneminde Afganistan’da ciddi bir yenilgi alan Rusya, bölgede etkisini yeniden tesis etmek istiyor. Fakat aynı zamanda, Afganistan’daki radikal unsurların Orta Asya’ya yayılmasını da engellemek istiyor. Bu da Rusya’nın Afganistan politikasında önemli bir faktördür.


Sonuç olarak, Durand Hattı senelerdir huzursuzluk yaratan bir saatli bomba olmayı sürdürüyor. Peştunistan kurulmadan da bu durum sona erecek gibi görünmüyor.

bottom of page