- Merve Karataş
- 6 gün önce
- 2 dakikada okunur
Concealed carry, şehirleşme ile paralel olarak evrilmiş bir kavramdır. Amerika'nın ilk dönemlerinde gizli taşıma normal değil, anormal olandı; hatta sahtekârlık veya suç niyetiyle ilişkilendirildiği için sıklıkla şüpheyle görülüyordu. Özellikle meşru müdafaa ve avlanmanın günlük meseleler olduğu sınır bölgelerinde ateşli silahları açıkça taşımak daha yaygındı.
Tabii, kentleşme arttıkça kamusal alanlarda silah taşımaya yönelik tutumlar da değişmeye başladı. Bazı eyaletler ve şehirler, gizli silahların taşınmasını kısıtlayan yasalar uygulamaya başladı. Örneğin, Kentucky 1813'te gizli taşımaya karşı ilk yasalardan birini çıkardı. Bu, kamu güvenliği ve şiddet potansiyeli konusundaki artan endişeyi yansıtıyordu.

Ancak İç Savaş'tan sonra ABD, özellikle Güney'de ve genişleyen batı sınırında, bir toplumsal karışıklık ve şiddet dönemi yaşadı. Bu süre zarfında birçok eyalet, ateşli silahların taşınmasını düzenleyen ve genellikle gizli silahlara odaklanan yasalar çıkardı. Bu yasalar bazen özellikle Afrikalı Amerikalılara ve diğer azınlık gruplarına karşı seçici olarak uygulandı.
1900'lerin başlarında kentsel alanlar büyümeye devam ettikçe ve suç daha fazla endişe verici hale geldikçe, gizli taşıma konusunda daha fazla kısıtlamalar görüldü. New York gibi eyaletler, gizlenebilecek kadar küçük bir ateşli silaha sahip olmak veya taşımak için ruhsat gerektiren 1911 Sullivan Yasası gibi katı silah kontrolü yasalarını kabul etti. Bu, ABD'deki ilk önemli silah kontrol yasalarından biriydi.
Daha sonra, 1968 Silah Kontrolü Yasası yürürlüğe girdi. Kennedy gibi önde gelen isimlerin öldürülmesinin ardından Kongre, 1968 Silah Kontrolü Yasası'nı kabul etti. Bu yasa, eyaletler arası ateşli silah ticaretini de düzenledi.
1970'ler ve 1980'lerde ise gizli taşıma konusundaki tartışmalar yoğunlaşmaya başladı. Pek çok eyalette, yerel yetkililerin gizli taşıma izinleri verip vermeme konusunda takdir yetkisine sahip olduğu yasalar vardı. Bu durum, tutarsız uygulamalara yol açtı. Bu nedenle, yetkililerin belirli kriterleri karşılayan başvuru sahiplerine izin vermesinin zorunlu olacağı düzenlemeler savunuldu.
1980'lerden itibaren eyaletler, gizli taşıma yasalarını benimsemeye başladı. Florida, 1987'de diğer eyaletler için model teşkil eden dönüm noktası niteliğindeki bir yasayı geçiren önemli bir oyuncuydu. Bu kanunlara göre, başvuru sahibinin yasal gereklilikleri (kontrollerden geçmek ve eğitimi tamamlamak gibi) karşılaması durumunda, kendisine gizli taşıma izni verilmesi gerekmekteydi.
1990'ların sonlarına gelindiğinde, birçok eyalet benzer yasalara geçti ve hatta bazıları, gizli ateşli silah taşımak için herhangi bir izne gerek olmayan "anayasal taşıma" yasalarını kabul etti. Gizli taşıma haklarını genişletme eğilimi 21. yüzyılda da devam etti ve daha fazla eyalet kısıtlamaları gevşetti.
District of Columbia v. Heller (2008) ve McDonald v. Chicago (2010) davaları, gizli taşıma yasalarını etkileyerek bireysel silah taşıma hakkını güçlendirdi. Buna ek olarak, federal hükümet nitelikli kolluk kuvvetlerinin ülke çapında gizli silah taşımasına izin veren 2004 tarihli LEOSA gibi kanunları yürürlüğe koydu.
İşte ABD'deki concealed carry olayı, böyle dolambaçlı bir yolculukla evrilmiş ve bugünlere gelmiştir.