- Merve Karataş
- 6 gün önce
- 1 dakikada okunur
Ademimerkeziyetçilik siyasette merkezi otoritenin gücünün azaltılmasını ve yetkilerin astlara devredilmesini ifade eden konsepttir.
Ziya Gökalp sosyolojisi özünde Durkheimcıdır. Bu toplumcu görüşe tezat oluşturan Le Play okulunun tesiri altında kalarak Gökalp'e alternatif bir görüş geliştiren Prens Sabahattin'in ise Demolins'in toplum tipolojisindeki tecemmüî ve infiradî ikiliğine dayanarak Osmanlı'nın infiradî bir toplum yapısına geçmesinin zaruretini müdafaa ettiği görülebilir.

Her ne kadar Türk toplumunda pek sevilmese de bu konuda Sabahattin'in haklı çıktığı açıktır, zira günümüz iktisadi sisteminde gelişmiş ülkelerin ekseriyeti infiradî toplumlar barındırmaktadır.
Osmanlı döneminde Durkheim ve Le Play geleneklerinin çatışmasıyla başlayan bu kontrastın günümüz Türkiye'sindeki tezahürü ulusalcılar ve liberaller arasındaki gerilimdir. Buna karşılık 2019 Türkiye yerel seçimlerinden sonra Akp iktidarına büyük bir darbe vuran muhalefetin çeşitli durumlarda yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması yönündeki talepleri pek şaşırtıcı değildir. Küresel ölçekte kripto para piyasası ademimerkeziyetçiliğe farklı bir boyut kazandırmaktadır.
Her ne kadar devletler CBDC geliştirme konusunda birbirileri ile yarışsa da cbdc'lerin kripto paralara alternatif oluşturacağını iddia etmek pek yerinde olmayacaktır zira anonimlik ve volatilite gibi konularda bu iki tip dijital birim birbirinden farklı imkânlar sunacaktır.
İngilizcede "decentralization" denen nosyonun Türkçeye ademimerkeziyetçilik olarak geçmiş olması ise zaman zaman kafa karışıklığına sebep olmakta, sanki ifade edilen şey antroposantrizmmiş gibi bir algı yaratabilmektedir.